Hata
  • Bu görüntünün şablonu uygun değil. Lütfen bir site yöneticisi ile iletişim kurunuz.
Bu sayfayı yazdır
Cumartesi, 03 Ocak 2015 11:08

GÜNÜMÜZDE DEĞERLER EĞİTİMİ

Yazan 
Öğeyi Oyla
(0 oy)

ayın_makalesi_resim.jpg

Her anne baba, çocuğunun gelecekte nasıl bir insan olmasını istediğine dair hayaller kurar ve bu konu ile ilgili kafasında şu sorular oluşur:Taşıdığımız değerlerden hangilerini aile değerleri olarak çocuğumuza aktarmak istiyoruz? Bu süreç kendiliğinden mi gelişiyor? Bu değerlerin kazandırılması sürecinde nasıl bir rol alıyoruz? Değişimin bu kadar hızlı yaşandığı günümüzde değerler de değişmiyor mu?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki değerlere doğuştan sahip olunmuyor. Kişisel ve sosyal uyum için gerekli beceriler gibi

değerler de kişiye eğitimle kazandırılır. Aile de bu işin başlangıç noktasıdır. Sosyal bir gerçeklik olarak her aile, değerlerini çocuklarına bilinçli ya da bilinçsiz olarak aktarır. Model olunarak, yeri geldiğinde dile getirilerek ve gözlemlendiğinde geri bildirim verilerek değer kazanımı sağlanır. Çocuğumuz da zaman içinde yaşantılayarak bu değerleri içselleştirir. Değer eğitimi, doğru ve yetkin bir şekilde yapıldığında kuşkusuz ki bireyin gelişimine önemli katkıları olmaktadır. Ancak yanlış ve sistemsiz yapıldığında ya da hiç yapılmadığında mutsuzluk, yaşamı anlamlandırmada sıkıntı ve uyumsuzluk şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Bugün yanlış inanışların çoğu çocukluk döneminde edindiğimiz yanlış bilgilerden oluşmakta ve birçok saplantılı fikir hatta bu konularda işlenen suçlar değer eğitiminin doğru yapılmamasından kaynaklanmaktadır.

     Dünyadaki hızlı değişim, rekabetin yoğunluğu, başarılı insan tanımının değişmesi, kalabalık aile düzeninden çekirdek aileye yönelim, çocuk oyunlarının yüz yüze iletişimden ekran başına taşınması ve daha pek çok etken değerlerin değişmesini etkilemektedir. Son yıllarda ön plana çıkan “çıkarcılık; insana kendinden başkasını düşünmemeyi, kendinden başkasını sevmemeyi yani bencilliği öğretiyor. Duygularımız” ön yargılarla, baskılarla, korkularla zedeleniyor. Duygularımızdan utanıyor ve kaçıyoruz; onları saklıyor, onlara yabancılaşıyoruz. Bu duyarsızlığın adına da gerçekçi olmakdiyor ve bu durumu kutsuyoruz.

    ​İnsanlık değerlerini kaybediyor. Doğayı korumakgibi, “çevreyi korumakgibi, kaplumbağaları, balinaları korumakgibi önlemler alıyoruz; aslında günümüz ve geleceğimiz için asıl önlemimizi insanı ve insani değerleri korumakiçin almalıyız.

TELEVİZYONUN DEĞERLER EĞİTİMİNE ETKİSİ

  Modern topluma geçiş sonucunda giderek artan yaşam standartları, insanı doğadan koparmıştır. Dört duvar içine hapsedilen çocuğu güvende tutmak; bir kurtarıcı, bakıcı, oyalayıcı, zaman geçiştirici olarak televizyona düşmektedir!.. Görünürde yaşamı kolaylaştırıcı bir araç olan televizyon, gelecekte ortaya çıkabilecek ekran bağımlısı, antisosyal, okumaktan hoşlanmayan, reel yaşam ve doğadan uzak bireylerin yetişmesinin ana faktörü olarak evlerimizde sürekli açık bulunmaktadır. Anne,babalar; yetersizlik, değersizlik, güvensizlik ve yalnızlıktan kurtulmuş, benliğini ve kişiliğini sağlıklı bir şekilde oturtmuş çocuklara sahip olmak için aşağıda dikkat çekilen noktalara gereken hassasiyeti göstermelidirler:

  • 0-2 yaş arası çşilerle karşılıklı etkileşime dayalı etkinlikler yaptırılmalıdı
  • 2-10 yaş arası çünde 1-2 saati geçmeyecek şekilde, yaş seviyelerine uygun ve olumlu karakterlerin ağırlıkta olduğu programlar seçilerek izletilebilir.
  • Çın gelişimlerine uygun programları televizyonda bulmak zor oluyorsa uygun olarak hazırlanmış cd, vcd ve dvdlerden yararlanılmalıdı

      •     12 yaşından önce çocuklara stres yapabilecek programların seyrettirilmesi uygun değildir.

      •     Dizilerde, kliplerde, haberlerde ve filmlerde şiddet sahneleri olduğu öngörülüyorsa bu programların çocuğa izlettirilmemesi tercih edilmeli; eğer çocuk bir şekilde bu görüntülere maruz kaldıysa bu durum üzerinde konuşulmalı, durumun değerlendirilmesi beraber yapılmalıdır.  

      •     Evde geçirilen zamanın çocukla etkileşimde bulunulabilecekaktivitelerle değerlendirilmesi (kitap okuma, yemek pişirme, oyun oynama, sohbet etme…) ve iletişim halinde olunması önemlidir.

     •     Anne ve babanın izlediği programlar çocukların izlediklerinden farklı olmalıdır. Birlikte televizyon seyredilirken çocuk için uygun olmadığı düşünülen programlar başladığında çocuk ilgisini çekecek başka bir etkinliğe yönlendirilmelidir. Uyku saati geldiğinde yatağına gitmesi gerektiği çocuğa hatırlatılmalıdır.

     Bu başlık altında her ne kadar televizyonun olumsuzlukları ele alındıysa da bilgisayar oyunlarının da değerleri yerleştirirken negatif etkiye sahip olduğunu unutmamak gerekir. Öldürdüğü adam başına puan kazanılan bir oyunu oynamasına izin verdiğimiz çocuğumuza barış ve kardeşliğin” önemini anlatmak, hedefine ulaşmayacak bir uğraş olacaktır.

ÇOCUKLARIMIZA DEĞERLERİ KAZANDIRIRKEN DİKKAT EDECEKLERİMİZ

   Çocuklarımızın sosyal becerilerini geliştirmek için ev ortamında ve ev ortamı dışında kullanabileceğimiz çeşitli yöntemler ve etkinlikler vardır. Öncelikle Bu becerileri geliştirmek için planlı bir şeyler yapıyor muyuz? Bu becerilerin kalıcı olması için neler yapıyoruz?sorularının yanıtlanması gerekmektedir. Aslında bu soruları kendimize sorduğumuzda çoğumuzun bu işe yeterince zaman ayırmadığı ortaya çıkacaktır.

O halde değer eğitimi için:

1. Öncelikle zamanayırın.

2. Aile fertlerinin, sosyal becerilerin gelişmesi ve kalıcı olması için her ortamda benzer tutum ve davranışları “tutarlı” bir biçimde sergilemeleri gereklidir.

3. Çocuk model alarak öğrendiğinden toplumda benzer olayların, resimlerin, kişilerin çocuğa gösterilmesi ve gözlemletilmesi gerekir. Çocuk tarafından sevilen kişinin davranışını taklit etmek onun için zor olmaz. Ancak zorlama ve baskı ile bu işi yapmak istediğimizde tepkiden başka bir şey elde edemeyiz. Çocukluk ve ergenlik döneminin başlıca itirazlarının kökeni de genellikle budur.

Bu nedenle:

• ‘Değerler Eğitiminin hayatın içinde ve her an yapıldığını unutmayın. (Her şeyi onlar adına yaptığımızda sorumluluk sahibi olmalarını, aşırı korumacı ya da müdahaleci davrandığımızda özgüvenli olmalarını beklemeyelim.)

• Önemsediğiniz değerleri dile getirin, vurgulayın. (Arkadaşınla bir sorun yaşadığında kestirip atmak yerine, çözüm üretmeye çalışmanı çok takdir ediyorum.)

Onun fikirlerini duyun. Bu tutumunuz ona değer verdiğinizin de bir göstergesidir. (Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Sen bu durumda kalsan ne yapardın?)

Ona, davranışlarınızla model olun.

Toplumdan ve sevdiği kişilerin davranışlarından örnekler gösterin. (Filmdeki ana karakterin en çok hangi özelliğini beğendin? Şu sahnede şöyle bir şey yaptı…)

• İzlediği filmler ya da oynadığı oyunlar hakkında konuşun. Onaylamadığınız durumları gerekçeleri ile açıklayın. (Bu filmde izlediklerin bazen gerçek yaşamda da oluyor, fakat böyle davranırsan karşındakini incitirsin.)

Olumlu davranışlarını fazla abartmadan pekiştirin. (Arkadaşınla topunu paylaşman hoşuma gitti.)

• Çeşitli sorular sorarak en uygun davranış biçimini kendisinin bulmasına yardımcı olun. Empoze etmeyin. (Ahmet elleriyle yemek yiyor. Sence iyi görünüyor mu? Bu görüntü sana ne hissettiriyor? Ne olsa daha iyi olurdu? )

• Çocuğun öncelikle kendisini değerlendirmesine izin verin. Ardından bu konudaki kendi görüşünüzü ifade edin. (Biraz önceki davranışınla ilgili ne düşünüyorsun? Başka nasıl davranabilirdin? Bana göre ...)

 

  Bilginin çok hızlı değiştiği günümüzde değerlerin de değişmekte olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Bu değişime uyum sağlama ve takip etme sorumluluğumuz olduğunu da unutmayalım.

  Değerler; hayatımıza anlam katan, başetme becerilerimizi güçlü kılan, bizi biz yapan özelliklerdir. Sahip olduğumuz değerleri düşünün: sevgi, saygı, dürüstlük, güvenilirlik, empati, hakkaniyet, hoşgörü… Daha pek çoklarını sayabiliriz. Birkaçından vazgeçmeniz istense hangi birinden vazgeçebilirsiniz?

   İnsani değerler bakımından zayıf, sosyal becerileri yeterince gelişmemiş çocukların; gruba uyum sağlamada sıkıntı yaşadığı ve zorbalık eğilimlerinin arttığını düşünürsek bu işe gereken önemi vermeliyiz.

 

Okunma 3593 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 03 Ocak 2015 11:13