Hata
  • Bu görüntünün şablonu uygun değil. Lütfen bir site yöneticisi ile iletişim kurunuz.
Bu sayfayı yazdır
Çarşamba, 02 Eylül 2015 20:29

Ağustos Ayı Makalesi-Çocuklarda Okul Fobisi Ya da “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın…”

Yazan 
Öğeyi Oyla
(0 oy)

Okula başlamak… Çocuk ve aile için ömür boyu yaşanacak güzel heyecanlardan biri…

Fakat bu mutluluğun üzerine çoğu zaman okul fobisi denilen kâbus çöker.

Okul fobisi sanıldığının aksine öyle birden bire başlayan, bir bilinmezden çıkıp gelen, hayatımızı alt üst eden bir kasırga değildir.

Çoğu zaman okul fobisi ben geliyorum der. Okul fobisi yaşayacak çocuk önceden seçilmiş değildir fakat önceden bu fobi için uygun ortam sağlanmış çocuktur…

Anne ve baba evliliğini sevgi ve saygıyla kurulmuş bir çatının altında çocuklarının büyümesi ve gelişmesi için kurup, dinamiklerini sağlam temeller üzerine oturtmamışsa; yaşanacak bütün yeniliklere çocuk direnç gösterecek, temelde kaygılı ve anksiyeteli bir çocuk olacaktır.

Aile içinde yaşanan çözümsüz çatışmalar çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini olumsuz etkiler.

Annenin baskın olduğu ve ya babanın çocuktan uzak olduğu aileler de çocuk babanın güven veren ikliminde büyümediği için dışarıdan gelecek bütün esintileri fırtına olarak algılayabilecektir.

Bir de anne - babanın şiddetine ve bazen anne - babanın yaşadığı ilişkinin şiddetine maruz kalan çocuklar, hayatı tehlikeli görecek, ya saldırarak kendini savunacak ya da içe kapanıp kendini tehlikelerden korumaya çalışacaktır.

Sağlıklı aile ortamında büyümeyen çocuklar olumlu sosyal davranışları yeterince tecrübe edecek ortamları bulamazlar.

Böyle aileler genellikle kendi sorunlarıyla uğraşmaktan ya çocuğu uzun süre ihmal eder ya da ebeveynlerden biri kendini çocuğa adayarak kendince olumsuzlukları telafi etmeye çalışır. Her iki tutum da çocuğun kişisel gelişimini olumsuz etkiler.

Babanın yokluğunu ve ya şiddetini telafi etmeye çalışan anne kendini çocuğuna adamakta bir sakınca görmez.

Aşırı korumacı tutumunun çocuğun hiç büyümemesine, hep bebek kalmasına neden olduğunu bilmeden devam eder. Bazen aynı durum babalar içinde geçerlidir.

Bu yanılgılı tavrı yalnızca sorunlu ailelerde görmeyiz ne yazık ki.

Anne baba olmayı yanlış yorumlamış, hayatının merkezinde çocuğu gören genç ve eğitimli ailelerde de bu sorun çocukların kişisel gelişimini tehdit eder.

Anne ve baba çocuğun gereksinimlerini, ona her istediğini vererek büyük bir hoşgörü denizinde çocuğu kaptansız bırakarak ve ya çocuğu bir birey olarak kabul etmeyi ‘onu evin otoritesi yapmahatasına düşerek çocuğun sağlıklı gelişimini engellerler.

Bu ortamda büyüyen çocuk kendi dışında insanların ihtiyaç ve gereksinimlerini anlamaz.

İstekleri anında karşılandığı için sabredemez ve aksi durumlarda hemen panikler, ciddi bir yok oluş korkusu yaşar.

Bu çocuklar okula başladıklarında önce aşırı sosyal sonra (dünyanın kendi etraflarında dönmediğini anlayınca) annelerinin kucağında derin hıçkırıklarla ağlarken bulursunuz.

İşte okul fobisi dediğimiz kâbus böyle çöker üstüne çocuğun usul usul... Ve okulun kapısına gelince çocuğun amansız çığlığını duyarsınız.

Çocuğu en çok korkutan şey artık önlerini göremiyor olmalarıdır.

Hiç merak ettiniz mi çocuklar neden aynı masalı defalarca dinlemekten büyük bir keyif alırlar. Hem de aynı kelimelerle aynı sırayla. En ufak bir şeyi değiştirseniz “Hayır o öyle değil!..” diye itiraz ederler.

Bu onların hayatı öngörebilmelerini ve bunun sürekliliğini sağlamaları için vazgeçilmezleridir.

Masal aynı başlar aynı sürer ve aynı sonla biter. “Sonsuza dek mutlu…”

Çocuklar her zaman güvende olmayı her zaman koşulsuz sevilmeyi temel gereksinimlerinin karşılanmasını umarlar.

Dünyaya geldikleri ilk andan itibaren dünyayı sınamaya başlarlar yeterince güvenli ve sevgi dolu olup olmadığını anlamak için.

Çocuğunuza dünyanın sevgi dolu ve güvenilir bir yer olduğunu sayısız deneyimlerle öğrettiyseniz ne onun ne de sizin en ufak bir fobiniz yok demektir.

Fakat eğer durum tam tersiyse okul fobisi ne ilk ne son fobisi olacaktır çocuğunuz… Bunu faaliyet anksiyetesi, sosyal fobi, sınav fobisi vs… takip edecektir.

Kısacası okul fobisi aniden okulun başlamasıyla ortaya çıkan bir gelişme değil çocuğun yıllardır yaşadığı olumsuzlukların bir sonucu olarak görülmelidir.

Anne ve baba çocuğun kendi ihtiyaçlarını karşılayarak öz güven kazanmasını desteklemelidir.

Bilinenin aksine bilişsel gelişimi çok iyi olan çocuklar değil, öz bakımlarını küçük yaştan itibaren kendileri gerçekleştiren, yani kendi işini kendi yapan çocuklar özgüveni yüksek çocuklardır.

Öz güveni yüksek olan çocuk nerde ne yapacağını, kime nasıl davranacağını bilir. Karşılaştığı sorunları çözer ya da tolere eder. Hayatı açık yüreklilik ve cesaretle kucaklar.

Öte yandan iki basamaklı sayıları çarpan ama ayakkabılarını bağlayamayan çocuk, öğretmen “Hadi bahçeye çıkıyoruz..” dediğinde ne yapacağını bilemez ve kaygılanmaya başlar. Bu işi kendi için yapan annesi yanında değildir ve öğretmen onun ayakkabısını bağlayamayacak kadar meşgul görünmektedir.

Bazen sevgiden kaynaklandığını sandığımız masum hataların çocuğumuzu bu kadar olumsuz etkileyebileceğini hiç düşünmeyiz.

Kronik okul fobisi böyle oluşurken bir de akut okul fobisi vardır ki bu çözülmesi en kolay olanıdır.

Çünkü çocuk o anın ve kendi dışında büyük ve yeni bir hayata başlamanın verdiği doğal korkuyu yaşamaktadır.

Böyle durumlarda kendini korumanın en kolay yolu bilinmezden uzak durmaktır.

Okula başlamak yeni ve baş edilemeyecek kadar büyük bir bilinmezdir. Evden farklı, uzak ve çok büyük bir okul.. Hareket halinde bir çok yetişkin ve çocuk.. Acıkınca ne yapacak susayınca ne olacak tuvalet nerede vs…

Bütün bunlar ani bir fobiye sebep olsa da çocuk duygularını ve düşünceleri paylaşmaya teşvik edilip sorunları çözüldükçe kısaca oryantasyonu sağlandıkça problem kendiliğinden çözülür.

Bu noktada okula ara vermek yerine okla devam ederek sorun çözmek hedeflenmelidir.

Öğretmenin rehberliğine başvurmak çoğu zaman işleri kolaylaştıracaktır.

Kronik okul fobisinde ise aileler mutlaka bir uzmana başvurmalı ve sorunlara temelden bir çözüm aramalıdır…

KAYNAKÇA

Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi

Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı, Remzi Kitabevi

Az Seçilen Yol,Dr.M.Scott Peck,Akaşa Yayınları

Okunma 3388 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 02 Eylül 2015 20:35