Hata
  • Bu görüntünün şablonu uygun değil. Lütfen bir site yöneticisi ile iletişim kurunuz.
Bu sayfayı yazdır
Çarşamba, 07 Ekim 2015 15:41

Eylül Ayı Makalesi-Sorunlu Çocuklar Yoktur!.. Sorunlu Yetişkinler Vardır!..

Yazan 
Öğeyi Oyla
(0 oy)

eyul_2015_ayin_makalesi.jpg

Bir çocuğu büyütmek, çocuk sahibi olmak kadar kolay olmuyor maalesef...

Çocuk büyüdükçe sorunlar da büyüyor...

İki ebeveyn konuşurken tanık oluyoruz bu muhabbete. Çocuklardan küçük olanının annesi şanslı sayılıyor. “Bir de büyüsün de gör!..” diyor diğeri. Büyüsün de gör!..

Çocuklar “Hayır!..” der demez anneleri bir telaş alıyor. Küçük evcil çocukları vahşi bir kedi gibi “Hayır!..” diyor. Anne bu durumu kendine hakaret olarak kabul ediyor olmalı ki çocuğun “Hayır!..” deyişine hiç aldırış etmeden tutumunda ısrarcı davranıyor.

Çocuk: “Hayır!.. İstemiyorum!..”

Anne: “Ne demek Hayır!.. Ne demek istemiyorum. Çabuk yut!.."

Anne: “Hemen eve gel!..” diyor

Çocuk: “Hayır gelmeyeceğim!..”

Anne, çocuğun itirazını bir saldırı olarak algılıyor ve çocuğu tehdit ederek; “Akşam baban eve gelsin de gör!..” diyor.

Daha binlerce, yüz binlerce örnek. Alışık olduğumuz yaşamdan, iletişim kazalarımız-çatışmalarımızdan…

 

Evet, nereden başlamalı?

 

Çocuk eğitiminin kendi başına bağımsız bir alan olmadığına inanıyoruz. Çocuk Eğitimi diye bir şey illaki varsa bizce o, insan eğitiminin özel bir kesiti olabilir ancak. Kendi başına özgün kuralları vardır eğitimin. Fakat bir deney ortamında çocuklara uygulanacak ve sonuç alınacak bağımsızlıkta değildir, olmamalıdır bu kurallar.

 

Çocukta sorun var diyorsak her şeyden önce annede ve babada da sorun var anlamına gelir bu cümle.

 

Çocuğunuz altını ıslattı!.. Bunun nedeni sizce şunlardan biri olabilir mi?

 

Yanlış tuvalet eğitimi verdiniz. Çünkü çok baskıcı, otoriter ve kabasınız. Daha kötüsü, çocuğunuzdan daha önemli öncelikleriniz var…

 

Kusursuz değilsiniz ve çocuğunuzun kusursuz olmasını istiyorsunuz…

 

Çocuk yemek yemiyor!.. Acıkmamış olabilir mi? Onu beslemenin en kutsal vazifeniz olduğunu düşünürken, nefret ettiriyor olabilir misiniz onu yemek yemekten?

 

Bir yerde hata yaptınız ve bu hatanız karakterinizden bağımsız değil… Tam da normal, doğal ve en alışılagelmiş şekilde davrandığınızı sandığınız anda…

 

Çünkü sizin anneniz de sizi eğitmekle meşguldü. Hiç aklına gelmedi kendini eğitmek…

 

Evet çocuk eğitimi anneden başlar. Eğitimin sadece okur-yazar olmayı kapsamadığını, gündelik yaşam içerisinde aldığımız kurumsal eğitimle sınırlandırılamayacağını dile getirmek lazım.

 

Eğitim, en basite indirgenmiş anlamıyla; “Davranışları değiştirme sanatıdır.” Yani bireyde istendik davranışların yerleşmesi, olumsuz davranışların sonlandırılması amacıyla sürdürülen sistematik bir programdır.

 

Öyleyse çocuğumuzu eğitmeye kendimizden başlamalıyız. Neden böyle bir sorunla karşılaştık diye sorduğumuzda cevap bizim eğitim eksikliğimiz olmalı.

 

Bilgi güçtür. Bilen anne, baba, eğitimci çocuğa karşı her zaman doğru tavırlar geliştirme gücünü kendilerinde bulmuş olacaktır.

 

Sanırım işe “bilmekten” ve “kendini eğitmekten” başlamak gerekiyor.

 

Çocuğu eğitmek için çırpınmak yerine ona eğitimin bir yaşam felsefesi olduğu ortamlar sağlamaya çalışmak biricik önceliğimiz olmalıydı...

eyul_2015_ayin_makalesi_2.jpg

 

**********************************************************


Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup minicik bir kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçücük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Ardından sanki kelebek, ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Hani sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi..

Böylece adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi; eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye basladı.

Bunun üzerine kelebek kolayca çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu.

Adam izlemeye devam etti; çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu.

Ama bunlardan hiç biri olmadı!.. Kelebek hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi.

Ne kadar denese de asla uçamadı.

Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol buydu…

Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey çabalardır. Eğer yaşamda herhangi bir çaba olmadan ilerlemenize izin verilseydi, o zaman bir anlamda sakat kalırdık. O zaman olabileceğimiz kadar güçlenemezdik... Asla uçamazdık…


Yaşamınızı korkusuzca yaşayın. Zorlukların tümüne göğüs germeye çalışın ve onların üstesinden bir şekilde gelebileceğ
inizi açıkça gösterin.

 

eyul_2015_ayin_makalesi_3.jpg

 

 

 

 

 

Okunma 2394 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 07 Ekim 2015 15:50